1980 sonrasında, yayınların gündemi haline gelen, özellikle kişisel gelişimle ilgili konularda sıkça dile getirilen konularla ilgili binlerce kitap yazıldı. Yazılan bu kitaplar kendine yolculuğu anlatıyordu ve bir çok insanın kendinden örneklerin içerdiği şeyleri kaleme aldı ve yayınladı. Bu kitaplar özet olarak kişilere,herşeyin kişinin kendinde saklı olduğunu ve iç sesinin ona en doğruyu söyleyeceğini, cevresini daha iyi algılayacağını ve bununla birlikte kazançlarını anlatıyordu. Pozitif düşün, pozitif olsun da bunlardan biriydi. Bir çok insan pozitif düşünüyorum ama olmuyor, evreden istiyorum bana olumlu dönüşü olmuyor diye düşünmeden de kendini alamadı. Zamanla görünen şu ki yılgınlık yaşayanlar, sonuç alanlardan daha fazlaydı. Olumlandırma duygusuna ulaşamayanlar, bunların kitaplarda yazılan seylerden öte olmadığına inandılar. Olumlandırma gerçekte frekansı aşağı çekip ya da diğer deyimle düşürerek, cevreyi algılamayla başlar. Bu yavaşlamaya olan ihtiyaç gelişmiş toplumlarda daha belirgin hale geldi. Kaybettiklerini bulma çabası olarakta tanımlayanacak bu durum, tüketim toplumlarının sorunu olarak ortaya çıktı. Ağırlıklı kentleşmenin yoğunlaştığı, hedefleriyle kazançlarının karıştığı durumlarda ihtiyacın arttığı gözleniyor. Yaşamdaki değişkenleri yakalamaya çalışırken, kisi kendinden ve farkindaliklarindan uzaklaşıyor. Mutsuzluklar, ne istediğini bilememe ve istediğini maddesel olgularla alabileceğini sanmalar, korkular, belirsizliklere karsı duruşunun net olmaması bu yavaşlamaya olan ihtiyacı yani iç sesin ne söylediğini duyma ihtiyacını zamanla daha fazla ortaya çıkartıyor. Bir çoğu günlük yaşamın getirdiği koşturmaca daha doğrusu yakalamaya çalıştıkları sebebiyle, çok rahatlıkla duyabileceği iç sesini duyamadigi, artık kaybettiğini hissini güçlendirebilir.
Herkesin iç sesini dinleme sekli değişebilir. Herkesin ortak yapması gereken, yanal etkilerle oluşan sesten, düşüncelerden uzaklasmasma çabası olmalı.. Kendine iç sesine ulaşma, sadece o anda kalma ve sesin bedende oluşturduğu etkiyi yakalama amacıyla konsantre olmak gerekir. İç sesi duymaya başlamadan kalbinizin ritmini yavaşlatmalısınız.Tabii ki bunu doğal yollarla yapmak iç sese ulaşmak için önemli. Algınızı, kendinize döndürüp hangi konuyla ilgiliyse, onu duyumsama adına dinginlesilir. Bu her zaman ve herkes için söylendiği kadar kolay değildir. Bunun Icin başlangıç, frekansı düşürüp, kalp ritmini yavaslatma konusundaki antremanlardır. Bu, yapabildiğinizi ya da içsese ulaşmada yol alabildiğinizi gösteren paremetridir. Bu yavaşladığınızda, olaylara farklı bir gözle bakma şansını size sunar.
Tarot ve rüyadaki performans bu yaklaşımla artabilir. Denemenizi ve deneyimlerinizi paylaşmanızı isteriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder